Ana içeriğe atla

Nitelikli

Aşkın şarjı var mıdır?

Çok güzel olmaz mıydı? Düşünsenize aşkınız gücü azaldığında hemen koşarak şarja takıyorsunuz ve hoopp yine ilk gün ki heyecanla devam edebiliyorsunuz. Gerçek dünyada bunu yapabilmeyi çok isterdim. Biliyorum ilişkiler böyle bir dinamikle yürümüyor, evet arkadaşlar farkındayım. Merak etmeyin... Sadece bence güzel olurdu. Çünkü gerçekten sevdiğiniz ve birlikte olmaktan mutlu olduğunuz biri var hayatınızda ve ona göre gücünüz azalmış ya da sevmenize rağmen sizin gücünüzün azaldığını hissediyorsunuz. Bunu hemen düzeltme fırsatını istemez miydiniz?   Ben çok isterdim... Belki şarja takma gibi tek bir aksiyon ile işleri yoluna sokamayabiliriz ama her iki tarafta isterse bir yol bulunabilir. Onca vakit ve yaşanmışlıktan sonra hepsini sadece batarya zayıfladı diye çöpe atmak benim kendi adıma yapmayı tercih etmeyeceğim bir şey. Ama tabii karşınızda sizi gerçekten istemeyen biri varsa zaten onca yaşadığınız şey de sadece sizin yaşadıklarınızdan ibarettir. Birlikte yaşadık diye düşündüğü...

Kalp var mı? Ya beyin?


Kalp mi beyin mi? Hangisi hangi cinste daha çok hükmeder durumdadır sizce? Kendime göre cevaplarsam bence kadınlarda en çok kalp sonra beyin. Erkekler mi? Onlarda bu ikisininde pek hüküm sürdüğünü sanmıyorum. Bu resmi ben şu şekilde yorumladım. Kadının beyni ve kalbi boş bir silüete sarılıyor. Karşı tarafta hiç bir tepki yok...

Aynı böyle işte bence günümüzde var olmaya çalışan ikili ilişkilerin dıştan görünüşü...Kadın önce kalbiyle sonra hem kalbiyle hem beyniyle karşısında bulunan insana değer verirken karşıda duran insan sadece ama sadece "ben" diyen taraf olur. Size verilen değer sizin gerçek değerinizi ne yazık ki gösteremez. Ancak değer katabilirdi, bunun kıymetini bilseydiniz tabii.

Karşınızda duran duygusal insan sadece duygusal arkadaşlar; beyinden yoksun değil. Herkes karşısındakini kendi gibi düşünür derlerdi , çok inanmazdım. Ama gerçekten öyle oluyormuş. Duygusal olan kadın karşısındaki insanı kendi gibi iyi, dürüst, etik anlayışından haberdar olarak düşünürken , bu vasıflardan yoksun birey; karşısında duran kadını kendi beyin seviyesinde düşündüğünden olsa gerek gösterdiği davranışları, söylediği yalanları, sakladığı şeyleri hiç bir zaman görülmediğini sanarak hayatına devam eder. Bilmez ki aslında farkedilmemiş değildir... Belki görmemek tercih ediliyor, belki düzelir diye sabır gösteriliyor belki de sadece ve sadece olsun istendiği için ümitle bekleniyor. Ama emin olun görünmeme gibi bir şansı yok. Özellikle de kadınların bunu anlamama gibi bir durumu yok. Siz umursamadığınız için karşınızdakini kandırdınız, oyalıyorsunuz gibi düşüncelerde dolanırken ; insanların yüzüne hiç utanmadan yalanları ardı ardına sıralarken , karşınızda ki belkide sadece bu seviyeye bu insan nasıl ulaştı diye size bakıyordur uzun uzun.

Hiç anlamadığınız bir anda, belkide hiç bir şey olmamış gibi, bir noktada bir çaba harcamadan veda etmiştir size? Sadece "Kendine iyi bak"cümlesiyle dudağınıza bir öpücük kondurarak... Bu bir vazgeçiştir. Ne zaman ki kadın sessizce çabalamayı bırakır; anlayın ki o zaman o kadın için artık bir değer kalmamıştır ortada. Siz artık yoksunuzdur. Sizi koyduğu yer artık boştur. Çabalayan, kendini anlatmaya çalışan kadın ; sizden hala ümidi olan, sizi hayatında tutmak için elinden geleni yapandır. Sessizce gittiğinde bilin ki artık o eski ruh bir daha geri gelmeyecektir. 

Bunu anlamak için bir kalp ve bir beyin gerektiğinden bu genelde karşı taraftan belki hiç, belki de çookkk sonra anlaşılır. Her şey çoktan bittikten sonra...

Kalbiyle, beyniyle sizi hayatında isteyen, sizinle zamanını geçirmek için çabalayan insanlara; vazgeçmekten başka çare bırakmayan insanlar: Karşınızdakiler sadece insani duygulara sahip, tıpki bir zekaya sahip oldukları gibi...

Kıymet bilerek bir iletişim yaşatabilen bireylerle karşılaşmak dileğiyle... 
Ha bir de tabii mümkünse beyni olan ve aynı seviyede gelişmiş olanlarla...






 

Yorumlar

Popüler Yayınlar